“Eğer Arkanızda İktidara Mensup Bir Siyasi Yoksa Devlet Kapıları Size Kapalı”
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı, Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun, yazılı bir mesaj yayınladı.
Olgun açıklamasında:
“Türkiye uzun zamandır sadece ekonomik krizle, hukuk ve adalet kriziyle değil, bir devlet krizinin sonuçlarıyla da boğuşuyor.
Son haftalarda peş peşe patlayan haber başlıkları artık birer istisna değil, sistemin kendisini gösteriyor:
· TRT’de sınavsız kadrolaşma listeleri basına sızdı,
· Bir bakanın kardeşi belediye ihalelerinde usulsüzlük iddiasıyla gündemde,
· KPSS’den 96 alan gencin elenip, mülakatta 55 puan alan “yakınların” işe girmesi sosyal medyada infial yarattı,
· Kamu bankalarında görevli bazı isimlerin milyonluk maaş ve huzur hakkı belgeleri ortaya döküldü,
· Emniyet teşkilatında liyakat dışı atamalar intiharlarla, psikolojik çöküntülerle sonuçlanıyor.
Peki tüm bunlar tesadüf mü?
Hayır.!
Çünkü bu ülkede artık devletin kadroları bir kamu hizmeti aracı değil, sadakat ödülü olarak dağıtılıyor.
Çünkü artık liyakat, yasal hak, sınav başarısı değil; “kimin adamı olduğun” belirliyor kaderini.
Ve bu sistem sadece adaletsizlik üretmekle kalmıyor; bizzat suça yataklık eden bir yapıya dönüşüyor.
İşte Afyonkarahisar’da yaşanan son olay, bu çürümenin artık nasıl ete kemiğe büründüğünü, nasıl organize hale geldiğini tüm çıplaklığıyla ortaya koydu.
7 Temmuz sabahı Afyonkarahisar Devlet Hastanesi çalışanlarına, 400 polisle yürütülen dev operasyonda tam 47 hastahane personeli gözaltına alındı. Bu kişilerden kimisi sahte reçete ile yasa dışı ilaç temin etmiş, kimisi uyuşturucu madde satışı yapmış, kimisi de çalıştığı arkadaşına tefeci gibi para vermiş, faizle geri almış. Ele geçirilen uyuşturucular arasında bonzai dahi var.
Öncelikle Afyonkarahisar Emniyet Müdürü ve Emniyet Teşkilatını kutluyor ve teşekkür ediyorum.
Bu tabloya bakınca, hastane değil adeta organize suç üssü gibi çalışan bir yapı çıkıyor karşımıza.
Ama bu olayın asıl vahim tarafı şu: Böylesi bir yapıyı mümkün kılan şey sadece bireylerin suçu değil, çürümüş bir devlet kadro sistemidir.
Afyonkarahisar halkı çok iyi bilir…
Bir devlet kurumuna özellikle de Devlet hastanesine personel alınacağı söylendiğinde, insanlar KPSS kitaplarına değil, tanıdık siyasilere koşar oldu.
Çünkü artık bu ülkede sınavdan yüksek puan almak yetmiyor.
Eğer arkanızda bir milletvekili, bir il başkanı, bir partili yoksa, devlet kapısı size kapalı.
Özellikle de AK Parti kadrolarına yakın değilseniz.
İşte şimdi görüyoruz ki bu sistem sadece adaletsiz değil, aynı zamanda suç üretmeye de yatkın.
Çünkü liyakatle değil, sadakatle alınan kadrolar, devlet ciddiyetini taşıyamıyor.
Çünkü torpille işe alınanlar, kendini millete değil, o torpili yapan siyasetçiye karşı sorumlu hissediyor.
Çünkü kamu görevi, bazıları için artık kutsal bir sorumluluk değil, kişisel rant ve çıkar kapısıdır.
Devletin kurumları, yıllar içinde bu anlayışla örselenmiş, içi boşaltılmış, denetimsizlikle çürütülmüştür.
Hastaneler, okullar, belediyeler, adliyeler…
Nereye bakarsanız bakın, bir yanda yıllardır sınavlarda başarılı olup atanamayan gençler,
Diğer yanda referansla işe girip devletin kaynaklarını kötüye kullananlar.
Bugün bu 47 kişi gözaltına alındıysa, bu onların bireysel günahı değil sadece,
devleti kişisel kadro ajandasına göre yöneten siyasi iradenin suçudur.
Bu kişilere bu cesareti veren şey, arkasındaki “nasıl olsa bana bir şey olmaz” güvenidir.
Ve bu güveni, liyakat değil, torpil mekanizması inşa etmiştir!
Bakınız;
· Afyon’da KPSS’den 95 alan gençler mülakatta elenirken, bu çeteler, önce taşeron işçisi sonrasında kadrolu işçi olmuşlar.
· On yıllık hemşire atanamazken, “yakını” olanlar torpille kadroya alınmış.
· Her yıl yüz binlerce genç “atanamayan sağlıkçı” olarak işsizken, devletin kadroları organize suç şebekelerine yuva olmuş.
Misal verirsek ;
· Güvenlikten sorumlu güvenlik görevlileri birbirini bıçaklamış,
· Güvenlikçi ve hastabakıcılar doktoru darp etmiş,
· Güvenliği sağlamakla görevlilerin okey oynarken görüntüleri yayınlanmış,
· Hastahane de bankerlere taş çıkartacak tefeciler cirit atmışlar,
· Üstüne üstlük AKP nin hastahaneden sorumlu atadığı şahıs, uygunsuz saatlerde hastahaneye gidip, hastaları, hastabakıcıları, görevlileri rahatsız etmiştir.
Yahu sen kimsin hangi sıfatla, hangi rütbeyle bunu yapıyorsun. Seni gönderenler kimler. Bu hastahanenin yöneticisi, doktoru, amiri memuru varken sen kendini ne sanıyorsun.?
Ha birde evlere şenlik Milletvekilleri var. Bunlar ayda birkaç kez hastahaneye çocuk bahçesinde oynayan çocuklar gibi poz verirler.
Ya arkadaş bu memleketin Sağlık Bakanlığı, Sağlık Müdürlüğü var.
Sen hangi sıfatla ikide bir hastahanede bilgi alışverişi bahanesiyle arka bahçen gibi dolaşıp duruyorsun. Personeli meşgul edip işini yaptırmıyorsun.
Ha son olay zaten ne kadar güzel denetlediğinizi de gösterdi. Sen böyle yaparsan senin yanında gezen partili ve hastahane çalışanıda böyle yapar. Onun üstündeki yöneticide sesini çıkaramaz.
Bu sistemde suç bireyde değil, düzenin kendisindedir.
Bu düzeni kuranlar, uygulayanlar ve bu düzeni görmezden gelenler asıl faildir!
Çünkü hastahaneye taşerondan başlayıp, kadroya geçinceye kadar tümü AKP teşkilatlarının referans ve onayları ile yapılmıştır. Tamamına yakını aynı zamanda AKP üyesidir. Zaten başka bir şekilde işe alınmazlar.
Peki devletin denetim organları nerede?
· Peki bu adamlar uyuşturucu çetesinin asıl ağı nerede. Bu kadar işi kendilerimi yaptılar.? Olaya karışan doktor hiçmi yok.?
· Hastahanenin psikiyatri ve ameliyathane bölümlerinde uyuşturucu ilaçlar bulunur. Bunlardamı çalınmış.?
· Hastane yöneticileri, il sağlık müdürlüğü, bakanlık müfettişleri neden bu tabloya bu kadar geç uyanıyor.?
· Hastahanenin otomasyon sistemi var. Bu sistemdendemi uyanmadılar.? Sağlık Bakanlığı tüm bunların hesabını vermelidir.
Yoksa da yönetici ve görevlilere “karışmayın, bizim eleman” diyerek, siyasilerce sırtı sıvazlananlar mı vardı.?
Burada yalnızca bir suç örgütü değil, bir siyasi sorumluluk zinciri de vardır.!
Öyle sıkıştığınız her olayda yaptığınız gibi ölü taklidi yapamazsınız. Hastahaneye yaptığınızı iddia ettiğiniz hizmetleri paylaştığınız gibi çıkın bu marifetinizide paylaşın bakalım ağalar.
Bunları açığa çıkarmadan, sadece birkaç kişiyi günah keçisi ilan ederek bu işin içinden sıyrılamazsınız.
Çünkü bu bir münferit vaka değil, sistematik bir çürümenin dışa vurumudur.
Devlet kadrolarında yıllardır süregelen bu yozlaşma, artık sadece adaletsizlik değil, doğrudan güvenlik sorunu haline gelmiştir.
Uyuşturucu çetelerinin devlet kurumlarına kadar sızması, personelin içinde tefecilerin dolaşması, artık “idari hata” değil, kamusal bir tehdittir.
Ve bu tehdidin ;
Adı: Siyasi kayırma.!
Adı: Mülakat kumpası.!
Adı: Partizan kadrolaşmadır.!
Afyonkarahisar Devlet Hastanesi, bu düzenin sadece küçük bir örneğidir.
Benzer skandalların başka illerde de yaşanıyor olması tesadüf değildir.
Çünkü sistem bu şekildedir.
Çünkü liyakat yoksa, adalet de yoktur.
Çünkü denetim yoksa, suç örgütleri devletin içini rahatlıkla doldurur.
İYİ Parti olarak biz, bu çürümüşlüğün üzerine gitmekte kararlıyız.
Bu iş sadece bu hastaneyle sınırlı kalmayacak!
Gerekiyorsa Meclis araştırma komisyonu kurulacak.
Gerekiyorsa tüm sağlık kadrolarının geçmişi incelenecek.
Ve mutlaka bir yargı süreciyle, bu suçların arkasındaki siyasi ve bürokratik koruma zinciri ortaya çıkarılacaktır.
Aziz milletimiz ve Afyonkarahisar halkı şunu bilmeli:
İYİ Parti olarak ne bu skandalı unutturacağız ne de bu çürümüşlükle mücadeleden vazgeçeceğiz.
Milletin devleti, milletin kurumları bu zihniyetin elinden kurtarılana kadar mücadelemiz sürecektir.