TAMBURALI PAŞAYA VEFASIZLIK!
Yer; Kıbrıs Derinya Sınır Tampon Bölgesi
Tarih; 14 Ağustos 1996
Rumlar, bazı Avrupa ülkelerinden de kendilerine destek veren, motosikletli grupları davet etti. KKTC’yi devlet olarak kabul etmedikleri için sınırı delme girişiminde bulunacaklar, Girne’ye kadar gelip orada bulunan bayrağımızı da indireceklerdi. Devlet tedbirini almış, bayrağımızı indirmeye kalkışanlar olursa derhal etkisiz hale getirilmesi planlanmıştı. Sekiz bin motosikletli, Güney Kıbrıs’ta toplanmaya başlamıştı.
Kıbrıs’ta yaşanan olayın öyküsünü, “Tamburalı Paşa” emekli Korgeneral Hasan Kundakçı’nın, Gazeteci Saygı Öztürk’e anlatımından okuyalım:
“8 bin motosikletlinin sınırı delme girişimine kilitlenmiş, alacağımız önlemler için hazırlık yapıyorduk. Güçlü motosikletlere sahip bu kişilerin her taraftan geçebileceğini değerlendirdiğimiz için buna göre önlem alıyorduk. Silahsız oldukları söylenen bu kişilerin yeşil hattı geçip Girne’ye gelecekleri belirtiliyordu. Geçmelerine izin vermem için, benimle de görüşmek istiyorlardı. Onların sınırı geçmelerine karşı olacağımı söyledim. Motosikletliler ‘Biz kimseyi tanımayız’ havasında hareket ediyorlardı. Sınırı geçmeye kalkışan, hele bayrağımızı indirmeye çalışanlara karşı ne yapılması gerektiği konusunda, ilgili birimlere gerekli talimatı vermiştim. Elimi kaldırdığım zaman kimlerin ne yapacağı da belliydi. Denktaş da o gün gelmişti. Denktaş geçmişte yaşadıklarını da bana anlatıyor, ben de kendisine bazı sorular yöneltiyordum.
Tarih 14 Ağustos 1996’yı gösteriyordu. Tel örgüyü geçip sınırın 15 metre uzağında bulunan bayrağımızın gönderde bulunduğu direğe tırmanan kişi, bayrağımızı indirmek istiyordu. Kendisini üç defa uyardık. Aldırış etmedi. Bölge komutanına kesin emrimi vermiştim. Hangi işaretimle ne yapılacağı da belliydi. Ben elimi kaldırıp ‘vur emri’ işareti verdim. Bayrak indirilirse biz orada duramayız. Bayrağı indirilmiş bir komutan olmak istemem. Bayrak uğrunda ölmeye hazır olan, bayrağa saygı duyan bir insanım. Silahsızmış, dokunulamazmış olur mu öyle şey. 8 bin motosikletli sınırdan geçecek, Girne’ye gidecekti. Girne’de bayrağımızı indirecekler, Yunan ve Rum marşlarını söyleyip çekip gideceklerdi. Biz de seyredecekmişiz”.
“Bayrak nerede indirilirse indirilsin acıdır. Bu askeri birlikte olursa daha da acıdır. KKTC’de, 14 Ağustos 1996’da bayrağımızı indirmeye kalkıştılar. Gereği yapıldı. Dikkat edilirse, bir daha da hiçbir bayrak indirme olayı yaşanmadı, olaylar da bıçakla kesilir gibi kesildi. Herkes, bayrağın indirilmesinin bedelinin ne olacağını öğrendi.
Bayrağımızı indirmek için direğe çıkan Rum Solomos Solomou için “Vurun” emrini veren Hasan Kundakçı hakkında İnterpol tarafından yakalama ve tutuklama müzekkeresi niteliğinde olan Kırmızı Bülten çıkarıldı.
O nedenle Kundakçı Paşa, aradan geçen 27 yıla rağmen hiç yurtdışına çıkmadı. Ona bu durumu sorduğumda cevabı şöyle olmuştu: “Bayrağı indirilmiş bir komutan olarak anılmaktansa, yurtdışına çıkamayan komutan olarak bilinmeyi tercih ediyorum.”
Yurtdışına gidememeyi, hiçbir zaman sorun etmedi. Bu konuda kimseye dert yanmadı. Gittiği belki de tek ülke KKTC olmuştu. Orada yapılan törenlere davet ediliyor, konuşmalar yapıyordu. 2021 yılının Aralık ayında da, Nihat İlhan Paşa’nın eşi ve üç çocuğunun anma törenine katılmıştı. KKTC’de iki dönem korgeneral rütbesiyle Türk Barış Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan belki de tek komutan oydu.
Özel Kuvvetler ‘den yetişen Hasan Kundakçı Paşa, vefat etti. O, bayrağımızı indirtmeyen, indirmeye çalışanı bir işaretiyle gönderde vurduran komutan olarak tarihe geçti. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
Sadede geliyorum..
Güney Kıbrıs’ta Rumlar, bayrağımızı indirmeye çalışan Solomos Solomou’nun heykelini dikti..
Bayrağımız için ölmeye hazır olan bir millet olarak Hasan Kundakçı İçin biz ne yaptık?
Hiçbir şey..
Yok mu, Hasan Kundakçı Paşa’nın heykelini dikecek bir vefalı hemşehrimiz?
***
Hayırlı Cuma'lar