Afyon Belediyesi kuruluşu olan YÜNTAŞ’a ait bir akaryakıt istasyon arsasının değerinin
YÜNTAŞ’IN ARSASI..
Afyon Belediyesi kuruluşu olan YÜNTAŞ’a ait bir akaryakıt istasyon arsasının değerinin çok altında ve ihale yapılmadan satıldığı iddiaları ortalığı karıştırmıştı..
AK Parti’nin gündemden düşürmediği bu iddiaya belediye veya YÜNTAŞ tarafından bu güne kadar cevap verilmedi..
Arsayı kim aldı?
Sandıklı’dan 2 iş adamı..
Konu edilen arsayı Sandıklı’da akaryakıt istasyonu olan ve Sinanpaşa OSB’de arsa tahsisi alan yurtdışında da yatırımları olan Ahmet ve Hasan Yılmaz aldı..
Yüzde 75’i YÜNTAŞ’ın olan bu arsanın satışı için Kasım 2024’te meclisten karar çıktı..
YÜNTAŞ, bilindiği gibi A.Ş. statüsünde olduğundan ihale kanununa tabi değil..
Sıkıntı buradan çıktı..
Merak edilen en önemli konu da:
Afyonlu iş adamlarının hiç haberi olmadan yarı fiyatına satıldığı iddia edilen bu arsanın satışına birileri mi, aracılık etti?..
Duyuma göre, Burhanettin Çoban ve Mustafa Çöl ile çok yakın oldukları..
Ne alaka, birisi AK Partili diğeri eski AK Partiden devşirme Refah Partili diyebilirsiniz..
Ancak, devşirmenin ne yaptığı ne yapacağı belli olmaz da!
Şimdi..
Gerçekte bu arsanın değeri nedir, emlakçılardan bir komisyon oluşturup fiyat takdiri yapılması, en mantıklı yoldur..
Eğer değeri 50 milyonun çok üzerinde çıkıyorsa, yandı gülüm keten helva..
Yok, satış değeri normaldir diye bir görüş verilirse, sıkıntılı olan bu konu kapanmış olur..
**
Afyon medya kazanının en fazla kaynadığı bir şehir..
Bir gazeteci ortaya bir iddia attı, “Trollük yapmaları için 3 gazeteciye 2 milyon 700 bin liralık çek yazıldı..” diye..
Hem de Hocalar ilçesinden bir partili hedef gösteridi..
Aslı astarı olmayan bu tür bir iddia neden ortaya atıldı?
İster istemez, bütün gazeteciler şaibe altında kaldı..
Elde bir belge veya kuvvetli bir delil yoksa bu tür iddialar, ortaya atanı da şaibe altında bırakır..
**
Ancak..
Mesela bir gazetenin bir partinin tüm belediyelerden danışmanlık adı altında veya değişik malzeme satışı gibi göstermelik faturalarla her ay bir ödeme aldığı iddia ediliyor..
Hatta bu gazetenin belediyeye ait bir şirketten ayda büyük miktar ödeme aldığı da iddia ediliyor..
Bu iddiayı ben değil tüm gazeteciler de biliyor, ancak ses çıkarabilen yok..
**
Diğer taraftan..
Hem nal’ına hem mıh’ına vuran gazeteci de yok değil..
Fatura kesmek yok!
KDV yok, vergi yok..
Bu gazeteciyi de herkes biliyor..
Ama adam çamur..
Sıçramasın diye kimse ses çıkarmıyor..
**
Ben 1988 yılından bu yana Afyon basının içindeyim..
Bu kadar şaibeli bir dönem görmedim..
Ne diyeyim?
Fotoğraf makinesini boynuna asan, elinde kamera ile dolaşan, imla kurallarını bile bilmeden haber yazanlardan gazeteci olursa, sonucun böyle olması kaçınılmazdır..
İçimizdeki firavunlardan kurtulalım!
Firavun yazınca aklıma geldi:
Nemrut, Hz. İbrahim’e kızdı...
Putları kırmıştı...
Onu ateşe atmaya karar verdi...
Günlerce odun taşıdılar, çok büyük bir ateş yaktılar... Bir de mancınık yaptılar ki onu ateşin en göbeğine atabilsinler...
Sallayıp sallayıp attılar da...
Ama Hz. İbrahim’in düştüğü yer cennet gibi bir göle dönüştü... Alevler su oldu, odunlar balık, kimi uçuşan kül parçaları ise sinek...
Sineklerden birisi Nemrut’un burnuna girdi, çıkartayım derken beynine kadar gitti... Kıpırdadıkça acı veriyor, Nemrut eliyle başına vurunca duruyordu sinek...
Yoruldu tabii...
Yorulunca sinek başlıyordu kıpırdamaya...
Sonunda başına vurmak için adamlar görevlendirdi...
Zamanla yumruk yetmedi...
Özel tokmaklar yaptılar...
Adamlar hafif vurduğunda Nemrut “Hızlı ulan” diye kızdı...
Sonunda birisi hızlı vurdu da...
Nemrut gitti...
**
Hayırlı günler, sağlıcakla kalın..