Benim ve yaşıtlarımın, bizlerden on, on beş yaş büyük ve küçüklerimizin bitmeyen bir özlemi vardır.

MENDERES’İN KAYNAĞI’NDAN

RAİF ÖZTÜRK

DİNAR İYİ YOLDADIR

Benim ve yaşıtlarımın, bizlerden on, on beş yaş büyük ve küçüklerimizin bitmeyen bir özlemi vardır. O özlem Dinar’ın 1930-1980 yılları arasındaki “Altın Çağı”dır. Bizim özlediğimiz o Dinar’a bizden öncekiler, “ALTIN ŞEHİR DİNAR” derler…

Dinar’a Altın Şehir, diye şiirler yazan, gazeteler çıkaran bu nesil, tek ya da iki katlı evlerinin bahçe duvarlarından taşan hanımelleri, iğde çiçekleri ve akasyaların sokakları dolanan o tanımsız kokularını sabahları içine çeken nesildir. O nesil, Suçıkan, Santral Park, İncirli Aile parkında oturmanın ayrıcalığını ve büyülü güzelliğini yaşmış nesildir..

O neslin istasyon sefaları vardır, o neslin Kordon boyu gibi salındıkları Hollywood caddesi vardır. O neslin yüzme öğrendikleri Ilıca, İncirli, Düden ve Demir köprü eğlenceleri vardır. Halkevinin bir kültür ve meslek odası gibi yürüttüğü etkinlikleri, Yıldız sinemasında Dinar gençlerinin düzenlediği Tiyatro geceleri, Cumhuriyet Baloları, yazlık sinemaları, doyumsuz sohbetlerin yapıldığı Yaşar’ın Kahvesi, hafta sonlarında Dinar esnaf, tüccar, memur, amirlerinin sohbetleri koyulaştırdığı İmren ve Bahçeli Saray Lokantaları vardı…

Bu güzelliklerin büyük kısmını 1980’li yıllardan itibaren ağır ağır kaybeden, yozlaşmaya, fiziki güzelliği yanı sıra, ekonomik, sosyal ve kültürel zenginliğini ve canlılığını kaybetmeye başlayan Dinar, 1 Ekim 1995 depremi ile ekonomisi, sosyal ve kültürel hayatı ile birlikte çöktü. O güzel değerlerini, insanları yılların birikimini ve Dinar anılarını kaybetti. Yayla buğdayı gibi içinden özlü Dinarlı hemşerilerimiz yurdun dört köşesine harman harman savrulmak zorunda kaldı. Aradan otuz yıl geçti… Pek çok şeyi kaybeden, her bakımdan değişen Dinar, bu zaman içinde, “Altın Şehir Dinar” özlemini hiç kaybetmedi.

Depremden sonra Dinar, deprem yaşayan çok yerden daha erken kendini toparladı… Eski değerlerini ve zenginliklerini yeniden kazanamasa da, ayaklandı, hayata kaldığı yerden yeniden başlayarak, eski Dinar’ı kurma, yeniden Altın Şehir olma gayreti ile çalıştı.

Gelinen noktada Dinar iyi yoldadır. Giden bazı özellikleri, tıpkı kaybettiğimiz canlar gibi geri getirmek mümkün olmasa da, devlet desteğini yeterli şekilde alamamış olsa da, siyasi hizipleşmenin - o varsa ben yoğum- anlayışı hâlâ önde olsa da, geçen bu zaman zarfında, siyasilerimizin yerel yönetimde bulunan hemşerilerimizin, meslek odalarımızın, sivil toplum, kuruluşlarımızın, esnaflarımızın gayretleri ile Dinar kendi göbeğini kesmiş, yeniden ayağa kalkmıştır.

Bugün yirmi sekiz bin nüfusa ulaşan ilçemizin ayağa kalkmasında, moral değerlerinin önemi çoktur. Dinar, tarihi eski bir oğuz (Türkmen-Yörük) kentidir. Her şeye rağmen Dinar dünden gelen güzel özellikleri ile örnek bir yerdir. Dinar, depremden sonra çok değerli Belediye Başkanları ve kaymakamlarla yönetilmiştir. Dinar halkının içine girmeyi, halktan biri gibi davranmayı başaran yöneticiler sayesinde Dinar’ın moral değerleri yükselmiştir. Bu Dinar’ın yeniden toparlanmasında önemli bir faktör olmuştur.

Dinarlı dünden bugüne “Yerel Yönetim”den çok şey beklemiştir. İşsizine iş bulmasını, aşsızına aş temin etmesini beklemiştir. Dinar’a fabrikalar kursun, ekonomisini canlandıracak yatırımlar getirsin istemiştir. Bu gün bu işlerin belediye işi olmadığını az çok anlasa da, o eski alışkanlığını hala devam ettiren hemşerilerimiz vardır.

Dinar’ın gelişmek, yeniden ALTIN ŞEHİR olmak için her türlü imkânı vardır. Biz iki şeyin kıymetini bilerek işe başlamalıyız. Bir, üzerinde oturduğumuz yerin kıymetini bilmeli ve iyi değerlendirmeliyiz. İkincisi Dinar söz konusu olduğunda siyasi tercihlerimizi baskılamayı ve “ÖNCE DİNAR” diyerek kol kola girmesini bilmeliyiz. Dinar’ın gelişmesinin ve özlediğimiz noktaya gelmesinin temel felsefecinin gücü budur. Ancak bu güç ile her bakımdan kalkınmış Dinar’a ulaşacağımızı unutmamalıyız.

Dinar’da belediye hizmetleri alkışlanacak durumdadır. Elbette yapılacak çok iş, Dinar’ın pek çok derdi vardır. Gördüğümüz odur ki bu şuurla ve iyi niyetle çalışan bir yerel yönetim vardır. Belki istenildiği ölçüde olmasa bile, merkezi hükümetin eli Dinar’ın üzerindedir. Dinar’da her geçen gün yeni müteşebbislerin iş hayatına katıldığını, Organize Sanayi Bölgemize yeni yatırımların geldiğini gözlemekteyiz.

Dinar’ın en büyük zenginliği meslek odaları ile Sivil Toplum Kuruluşlarıdır. Dinar’ın zenginliği esnaflarımızdır. Esnaflarımız yönünü Dinar’ın dertlerine çevirdiği, Dinar’ın her sorununa ilgi duyup destek verdiği gün her şey bambaşka olacak, özlediğimiz Dinar’a kavuşma imkânı bulunacaktır.

Dinar halkı, hemen Cumhuriyetten sonra yaptığı gibi, yani Cumhuriyet heyecanıyla birlik ve beraberliğini sağladığı gibi, daha güzel yarınlara ulaşacak iradeye, azme, heyecana sahip olduğunu bilerek; yeniden başta Dinar esnafları olmak üzere, el ele, kol kola girmeli “Önce Dinar” anlayışında buluşturulmalıdır.

Geçmiş dönemde Dinar’ın ALTIN ŞEHİR olmasının ilk gücünün esnaf dayanışmasının olduğu, esnafların bir araya gelerek Dinar’a pek çok eser ve güzellik kazandırdıkları anlatılmalıdır.

Genç müteşebbisler, genç esnaf kardeşlerimiz Dinar Belediye Spor Kulübüne verdikleri alkışlanacak desteği, Dinar’ın her olayında sağlayabilirlerse hem kendileri güç kazanacaklar, hem Dinar’da önümüzdeki zaman içinde iz bırakacaklardır.

Unutulmamalıdır ki, insanlar eserleri ile yaşar…

Saygılarımla…

Raif ÖZTÜRK